10 Eylül 2012 Pazartesi

Mâşuksan edep o ki, beklemeyi de sevesin

Bir aşık vardı. Sevdiğiyle her gece buluşur, sohbet eder, hasret giderirdi.
Bir gece, yorgunluğu gâlip gelip, uyuya kaldı.
Gözünü açtığında baktı ki çoktan sabah olmuş.
Büyük bir üzüntü ile sevdiğine durumu haber verdiğinde, şu cevabı aldı:

Üzülme sevdiceğim. Ben de Rabbime karşı hep bu durumdayım.
O beni her gece bekler; 
lâkin ben, günün yorgunluğu ile buluşma zamanını kaçırırım.
Bu, sevgimin azlığından değil, zayıflığımdan olur.
Evet, aşk insana bambaşka bir kuvvet katıp, maşukuna giden yolda ferini artırmalıdır;
Lakin gel gör ki mecazda bile bu kuvveti hâiz olmayan, hakikatte ne yapsın?

Neyse ki o rahmet sahibi Yâr, hergün defalarca fırsat verir.
Birinde olmasa, diğerinde gelebilmem için, kapısını açık tutar.
O kadar ki, hiçbir buluşmaya gidemeyecek kadar fersiz düşsem bile,
son nefese kadar hep, beklemeye devam eder.

Âşıksan edep o ki, mâşuku bekletmeyesin.
Mâşuksan edep o ki, beklemeyi de sevesin.

Neslihan Nur Türk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder