Yedinci Sualiniz:
خَيْرُ شَبَابِكُمْ مَنْ تَشَبَّهَ بِكُهُولِكُمْ وَشَرُّ كُهُولِكُمْ مَنْ تَشَبَّهَ بِشَبَابِكُمْ (*) hadîs midir? Bundan murad nedir?
Elcevap: Hadîs olarak işitmişim. Murad da şudur ki:..
En hayırlı genç odur ki, ihtiyar gibi ölümü düşünüp âhiretine çalışarak, gençlik hevesâtına esir olmayıp gaflette boğulmayandır.
Ve ihtiyarlarınızın en kötüsü odur ki, gaflette ve hevesatta gençlere benzemek ister, çocukçasına hevesât-ı nefsâniyeye tâbi olur.
Ve ihtiyarlarınızın en kötüsü odur ki, gaflette ve hevesatta gençlere benzemek ister, çocukçasına hevesât-ı nefsâniyeye tâbi olur.
Senin levhanda gördüğün ikinci parçanın sahih sureti şudur ki:
Ben başımın üstünde onu bir levha-i hikmet olarak tâlik etmişim.
Her sabah ve akşam ona bakarım, dersimi alırım:
Ben başımın üstünde onu bir levha-i hikmet olarak tâlik etmişim.
Her sabah ve akşam ona bakarım, dersimi alırım:
Dost istersen Allah yeter.
Evet, O dost ise herşey dosttur.
Evet, O dost ise herşey dosttur.
Yârân istersen Kur’ân yeter.
Evet, ondaki enbiya ve melâike ile hayalen görüşür
ve vukuatlarını seyredip ünsiyet eder.
Evet, ondaki enbiya ve melâike ile hayalen görüşür
ve vukuatlarını seyredip ünsiyet eder.
Mal istersen kanaat yeter.
Evet, kanaat eden iktisat eder; iktisat eden bereket bulur.
Evet, kanaat eden iktisat eder; iktisat eden bereket bulur.
Düşman istersen nefis yeter.
Evet, kendini beğenen belâyı bulur, zahmete düşer;
kendini beğenmeyen safâyı bulur, rahmete gider.
Evet, kendini beğenen belâyı bulur, zahmete düşer;
kendini beğenmeyen safâyı bulur, rahmete gider.
Nasihat istersen ölüm yeter.
Evet, ölümü düşünen, hubb-u dünyadan kurtulur ve âhiretine ciddî çalışır.
Evet, ölümü düşünen, hubb-u dünyadan kurtulur ve âhiretine ciddî çalışır.
(Mektubat, Yirmi Üçüncü Mektup)
Bediüzzaman Said Nursi
(*) “Gençlerinizin en hayırlısı, ihtiyarlarınıza benzemeye çalışanlar; ihtiyarlarınızın en kötüsü de gençlerinize benzemeye çalışanlardır.”
Ali Mâverdî, Edebü’d-Dünyâ ve’d-Dîn, s.27; İmam-ı Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn, 1:142; el-Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, 3:487.
Ali Mâverdî, Edebü’d-Dünyâ ve’d-Dîn, s.27; İmam-ı Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn, 1:142; el-Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, 3:487.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder