4 Mayıs 2012 Cuma

Tebdil-i mekan


Sevgili Dost;

Bildiği şehirlerden bilmediği şehirlere, bildiği yüzlerden bilmediği yüzlere sığınmayı aklından geçirmemiş kaç insan vardır? Garların, terminallerin ve limanların dev mıknatıslara dönüştüğü saatlerde bedenlerini kaptırmayanlar, ruhlarının bir otobüs koltuğuna, bir gemi çapasına, bir lokomatif tekerleğine yapışmasını önleyebilmişler midir?


"Başımı alıp gitmek istiyorum" cümlesi kimbilir hayatımızın kaç kilidini kurcalamış, açayım derken kaç yeni kapı örtmüştür üstümüze. Arkaya bakmamayı başarabilenler, acaba gittikleri yere başlarını götürmeyi başarabilmişler midir?

"Tebdil-i mekanda ferahlık vardır" diyenler, aslında "tebdil-i kan"ı mı kasdetmişlerdir?
...

A. Ali Ural - Posta Kutusundaki Mızıka 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder